featured

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS) Kapsamında Mülkiyet Hakkı ve Sınırlandırılması

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

İnsanların yaşamlarını sürdürmeleri noktasında maddi gereksinimlere ihtiyaç duydukları açıktır. Bu kapsamda oldukça önemli bir yeri olan “Mülkiyet Hakkı”, temel insan hakları arasında sayılmış, gerek ulusal ve gerekse de uluslararası metin ve sözleşmelerle koruma altına alınmıştır. Bu uluslararası belgelerden biri de Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesidir. Peki, AİHS kapsamında mülkiyet hakkı nedir? Sınırlamaları nelerdir? İşte konuya ilişkin merak edilenler…

Mülkiyet Hakkı Nedir? Mülkiyet Hakkı İhlali Ne Demek?

Gelişen insanlık tarihi boyunca çok sayıda toplumda, mülkiyet hakkına özel önem verilmiş ve korunması için tedbirler alınmıştır. Ancak gelişmiş hukuk düzenlerinde mülkiyet hakkının sağladığı haklar kadar getirdiği ödev ve yükümlülüklerde belirlenmiş ve çağdaş bir sistem geliştirilmiştir.

Mülkiyet hakkı, en genel tanımıyla hukuk düzeni içerisinde korunan ve eşya (taşınır ya da taşınmaz) üzerinde sahibine en geniş hakimiyet yetkisi veren haktır. Mülkiyet hakkına sahip kişi, sahip olduğu eşya üzerinde kullanma, faydalanma, dilediği şekilde tasarrufta bulunma yetkisi tanıyan ve bu yetkilerle beraber ödevlerde getiren en geniş ayni haktır ve herkese karşı ileri sürülebilir.

Modern hukuk düzenlerinde özel mülkiyet hakkı bireylere tanınmıştır ancak kamu yararı ile sınırlandırılması mümkündür. Bu durum, sınırlanabilir mülkiyet ya da sosyal nitelikli mülkiyet gibi tanımlar ile belirlenmiştir.

Anayasanın 35. Maddesi Mülkiyet Hakkı

Türkiye Cumhuriyeti Anayasası 35. Maddesi düzenlemesinde de mülkiyet hakkına ilişkin

“Herkes, mülkiyet ve miras haklarına sahiptir. Bu haklar, ancak kamu yararı amacıyla, kanunla sınırlanabilir. Mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz”

hükümlerine yer verilmiştir. Bu anlamda mülkiyet hakkı Anayasa kapsamında korunan ve sınırları belirlenen bir haktır.

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi Düzenlemesinde Mülkiyet Hakkı

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin Ek 1. Protokolü 1. Maddesinde de

“Her gerçek ve tüzel kişinin mal ve mülk dokunulmazlığına saygı gösterilmesini isteme hakkı vardır. Herhangi bir kimse, ancak kamu yararı sebebiyle ve yasada öngörülen koşullara ve uluslararası hukukun genel ilkelerine uygun olarak mal ve mülkünden yoksun bırakılabilir” düzenlemesine yer verilmiştir.

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi kapsamında tanımlanan mülkiyet kavramı ve hakkı oldukça geniştir ve söz konusu hakkın koruma alanı da aynı derecede geniştir.

AİHS madde metninde yer alan ‘mal ve mülk’ tabiri ile maddi anlamda değeri bulunan somut ya da soyut her tür şey kapsam dahiline alınmıştır. Ancak sözleşmede koruma altına alınan mülkiyet hakkı, özel mülkiyete konu olabilecek eşya ve mallar açısından geçerlidir. Bu kapsamda özel mülkiyete konu edilemeyecek nitelikteki kıyı gibi değerler mülkiyet hakkı kapsamında bulunmaz. (Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Karayazgan & Türkiye davası)

Mülkiyet Hakkının Korunması

Sözleşmede, mülkiyet hakkı açıkça belirlenmiş ve ardından da bu hakka getirilen kısıtlamalar ile bu kısıtlamaların hangi şart ve koşullarda hukuken meşru sayılabileceği de açıklanmıştır.

AİHS düzenlemesi ile sözleşmeye taraf olan devletlere, mülkiyet hakkı noktasında yükümlülükler yüklenmiştir. Sözleşme tarafı olan devlet, bireylerin mülkiyet haklarına haksız şekilde müdahalede bulunamayacağı gibi mülkiyet haklarını ihlal eden, malik dışındaki diğer kişilerin eylemlerini de engellemekle yükümlüdür.

Mülkiyet Hakkının Sınırlanması

Sözleşme düzenlemesine göre, bir kimse, ancak kamu yararı sebebiyle ve yasada öngörülen koşullara ve uluslararası hukukun genel ilkelerine uygun olarak mal ve mülkünden mahrum bırakılabilir hükmüne yer verilmiştir.

Bu anlamda mülkiyet hakkına yönelik yapılacak kısıtlamanın Sözleşme kapsamında meşru sayılabilmesi için, müdahalenin kamu yararına dönük, yasal koşullara ve uluslararası hukukun genel ilkelerine uygun olarak gerçekleştirilmesi gerekir.

Konuya ilişkin bir örnek olarak, AİHS (Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi) kapsamında denetim yapan AİHM (Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi) Mellacher ve diğerleri & Avusturya davasında, davacıların istedikleri oranda kira artışı yapmalarının yasal düzenleme ile engellenmesinin mülkiyet haklarını ihlal ettikleri iddiasına karşı verdiği kararı gayet açıklayıcıdır. Mahkeme, bu kararında malikler açısından kira gelirlerinin azalması sonucunu netice veren yasal düzenlemenin mülkiyet kaybına yol açmadığını, aksine düzenlemenin kira bedelleri arasında aşırı ve haksız eşitsizlikleri gidermek ve gayrimenkul spekülasyonculuğunu önlemek gibi meşru bir amaç taşıdığına karar vermiştir.

Yine kamu hizmetlerinin devamı için gerekli olan, vergi ve para cezaları gibi kamu gelirlerinin ödenmesini sağlamak açısından devletler tarafından alınabilecek önlemler ya da çevrenin ve doğanın korunması amacı ile getirilen sınırlamalarda, genel olarak mülkiyet hakkına yapılan meşru müdahaleler olarak kabul edilmektedir.

Benzer şekilde kamu menfaatinin gözetildiği ve suçla mücadele kapsamında, suç konusu mal ya da eşyaların zoralımı veya suç işlenmesinde kullanılan eşyaların zoralımı ya da suçtan elde edilen mal değerlerinin zor alımı da mülkiyet hakkına yapılan meşru ve hukuka uygun müdahaleler olarak görülmektedir.

YouTube video

Bu bağlamda Sözleşmeye göre, hukukilik unsurunu taşıyan, uluslararası hukukun genel ilkelerine uygun olan, kamu yararı bulunan ve orantılı olan müdahaleler, mülkiyet hakkı ihlaline yol açmaz.

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
vir_sl_
Virüslü

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

OKU Haber Dergi ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!