featured

Stockholm Sendromu: Stockholm Sendromu Nedir, Belirtileri ve Tedavisi! Stockholm Sendromu Film Tavsiyeleri

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Rehine olan kişilerin rehin alan kişiye karşı empati beslemesi durumu Stockholm sendromu nedir sorusuna iyi bir cevaptır. Psikolojinin en yaygın terimlerinden biri olan Stockholm sendromu film ve kitaplara da konu olmuştur. Stockholm sendromuna nedir ve Stockholm sendromu ne değildir sorusunu sorarak gereken cevapları bulabilirsiniz. Oldukça farklı bir ruhsal durum olan bu sendromu ilk etapta çok net anlayamayabilirsiniz. Her ne kadar mantık dışı bir durum gibi gözükse de bu sendromdan mustarip olan pek çok kişi bulunmaktadır.

Stockholm sendromu tedavisi de kişilerin istekleri doğrultusunda mümkün ve zorlu bir süreçtir. Bu süreçte sendroma sahip kişilerin yanında olmak ve uzman hekimlerden faydalanmak mantıklı olacaktır. Bu durumu daha iyi kavrayabilmek için yazımızı okuyabilir ve sendrom hakkında gereken bilgileri edinebilirsiniz. Aynı zamanda yazımızın sonundaki Stockholm sendromu film seçkisinden de faydalanarak sendrom hakkında genel bir kanıya varabilirsiniz.

Stockholm Sendromu Nedir?

YouTube video
Rehine olarak tutulan kişi ya da kişilerin kendilerini rehin alan kişiye karşı empati duyması durumuna Stockholm sendromu adı veriliyor. Bu sendroma göre rehine konumundaki kişi, rehin alan kişiye yardımcı olabiliyor ve onunla duygusal bağ kurabiliyor. Duygusal bağdan kasıt her zaman romantik bir ilişki olmasa da kimi zamanlarda durum aşka doğru da evirilebiliyor.

Sendromun ilerlemesi ile rehine konumundaki kişi, kendisine üzen ve tehlikeye sokan durumlara alışabiliyor. Kimi zamanlarda rehin alan kişiye de bu konuda yardımcı olabiliyor. Stockholm sendromu nedir sorusuna cevap olarak da yukarıdaki durumların bir arada gözlemlenmesi verilebiliyor. Elbette bu sendromun kimi zaman daha farklı yaklaşımları da gözlemlenebiliyor.

Stockholm Sendromunun Nedenleri

https://www.youtube.com/watch?v=GJoy7Lp7wqoStockholm sendromu nedir sorusunun cevabı olarak bu sendromun nedenleri ve gelişim süreci de gösterilebiliyor. Buna göre rehine konumundaki kişilerin hayatta kalma içgüdüleri sendromun ortaya çıkmasına neden olabiliyor. Rehin alan kişi ile uzlaşı halinde olmak ve ona yakınlık göstermek hayati tehlike durumunu ortadan kaldırabiliyor. Dolayısıyla bu süreçte kurban ve rehin alan kişi arasında duygusal bir bağ kurulabiliyor.

Rehine olan kişilerin hareketleri sınırlandırılmıştır. Kişi, zamanla bu durumdan asla kurtulamayacağını düşünmeye başlar ve durumu kabullenme yolunu seçer. Rehin alan kişinin kurbana yönelik iyi tavırları da kurban tarafından içselleştirilir ve duygusal bağ bu sayede kuvvetlenir. Bir süre sonra kurban rehin alan kişiden ayrılamaz hale gelir. Onun tavırlarına yönelik büyük bir empati duygusu geliştirir ve hatta ona yardımcı olmaya başlar. Yani yukarıda da belirtildiği gibi pes etme ve hayata tutunma isteği kurbanın sendroma yakalanmasına neden olmaktadır. Ayrıca çocuk, kadın veya yetişkine aile içi baskı, aile içi şiddet ve bunlar gibi diğer konularda da Stockholm sendromuna rastlanabilir.

Stockholm Sendromunun Belirtileri Nelerdir?

YouTube video

Stockholm sendromu nedir sorusuna cevap olarak sendromun başlıca belirtileri de gösterilebiliyor. Sendromun başlıca belirtileri arasında kurbanların kendilerine rehin alan kişilere minnet duyması yer alıyor. Bu durumda kurban tarafından saldırganın ve rehin alan kişinin kötü biri olduğu reddediliyor. Kurbanda kendisine yapılan en küçük iyiliğe bile karşı büyük bir minnet duygusu ortaya çıkıyor. Öyle ki kurban, zamanla kendine ait rasyonel bakış açısını tamamen kaybederek saldırganın bakış açısına sahip olmaya başlıyor.

Kurban tarafından rehin alan kişinin ihtiyaçlarına özen gösteriliyor ve ihtiyaçları bizzat kurban tarafından karşılanmaya çalışılıyor. Bu durum kurbanın istismara uğramasına da neden olabiliyor. Kurban, saldırganın kendisine iyi davranması için tüm talepleri düşünmeksizin ve yargılamadan kabul edebiliyor.

Tüm bu belirtiler Stockholm sendromunun başlıca belirtileri arasında yer alıyor. Kimi durumlarda kurbanın kurtulduktan sonra dahi saldırgana geri dönem isteği ortaya çıkabiliyor. Bazı durumlarda da kurban tarafından saldırgan kişiye yönelik aşk gibi romantik duygular beslenebiliyor. İşte Stockholm sendromuna nedir ve ne değildir sorularının cevapları da bu belirtiler çerçevesinde verilebiliyor.

Stockholm Sendromu Tedavisi

Stockholm sendromu tedavisi, genellikle psikoterapi seansları ile gerçekleştirilebiliyor. Bu tedaviler sürecinde kişiye saldırganın aslında düşündüğü gibi biri olmadığı anlatılmaya çalışılıyor. Aynı zamanda saldırgana duyulan empatinin ve duyguların en aza indirilmesi de amaçlanıyor. Sendromdan mustarip olan kişiye rasyonel bakış açısının yeniden kazandırılması hedefleniyor.

Travma terapisi yöntemiyle de kurbanın esaret durumundan en az şekilde etkilenmesi amaçlanıyor. Bu durumda kişi, öncelikle tüm durum ile yüzleşmek durumunda kalabiliyor. Bu da travma sürecinin başlamasına neden olabiliyor. Terapi sayesinde post travmatik süreç mümkün olduğunca yumuşak atlatılmaya çalışılıyor. Kimi durumlarda sendromdan kurtulmak ve duygusal olarak daha iyi hissetmek adına ilaç tedavisi de uygulanabiliyor.

Stockholm Sendromunun Tam Tersi: Lima Sendromu

Stockholm sendromu nedir sorusuna gereken cevapları yukarıdaki başlıklarda sizlere sunduk. Şimdi de yine Stockholm sendromu ile alakalı fakat bu durumun tam tersi olan bir süreçten bahsedeceğiz. Lima sendromu olarak adlandırılan bu durum Stockholm sendromu tersi olarak açıklanıyor.

Lima sendromunda rehin alan kişi ya da kişiler kurbanlarına fazlasıyla bağlanabiliyorlar. Kurbanlarının ihtiyaçlarına önem veren saldırganlar onlarla birlikte rehin alınmış gibi hissedebiliyorlar. İlk olarak Peru’nun Lima kentinde yaşanan bir durum ile gözlemlenen Lima sendromunda saldırganlar kurbanları ile fazlasıyla yakından ilgilenmişlerdir.

Stockholm Sendromu Temalı Filmler

https://www.youtube.com/watch?v=Udm-rUw_Aok

Stockholm sendromu film ve kitaplara sıklıkla yansıyan bir ruhsal bozukluktur. Özellikle de sinemada Stockholm sendromu temalı başarılı filmlere rastlamak oldukça mümkündür. Hem Hollywood sinemasında hem de Yeşilçam’da bu sendromu yakından işleyen başarılı örnekleri bulabilirsiniz.

V for Vendetta (2005) – IMDb Puanı ise 8.2Buffalo ’66 (1998) – IMDb Puanı: 7.5 In Time (2011) – IMDb Puanı: 6.7 The Last Samurai (2003) – IMDb Puanı: 7.7Dog Day Afternoon (1975) – IMDb Puanı: 8.0Mavi Boncuk (1974) – IMDb Puanı: 7.9Atame! (1989) – IMDb Puanı: 7.0Beauty and the Beast (2017) – IMDb Puanı: 7.1

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
vir_sl_
Virüslü

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

OKU Haber Dergi ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!