Konutlarda, evlerde, villalarda yani taşınmazlarda manzara kapanması, taşınmaz alındığında sahip olduğu manzaranın yeni yapılar ya da eklentiler ile bozulması oldukça sık karşılaşılan durumlar olarak karşımıza çıkmaktadır. Manzara Kapatmama İrtifakı kapsamında, manzara kaybı ise ekonomik ya da psikolojik açıdan taşınmaz sahiplerini etkileyebiliyor. Örneğin manzarasını kaybeden bir evin değeri düşebilirken, ışık almayan evde oturmak zorunda kalanlar psikolojik yönden bu durumdan etkilenebiliyorlar.
Mülkiyet hakkı ve bunun kullanımı ile yakından alakalı olan komşu taşınmazların manzarasının kapatılması konusundaki hukuki durum nedir? Manzarası kapanan taşınmaz sahiplerinin başvuru yolları nelerdir? Konuya ilişkin Yargıtay yaklaşımı nasıldır? İşte, manzara hakkı kapsamında tüm merak edilenler…
Manzara Kapatmama İrtifakı Nedir
Türk Hukuk Sisteminde Manzara Kapatma İrtifakı yani manzara kapatma hakkı şu şekilde açıklanmıştır:
“Eşya malikinin mülkiyet hakkının kendisine sağladığı yetkileri kullanmaktan kaçınmak zorunda olduğu irtifaklara; olumsuz irtifak hakları denir. İnşaat yapmama, manzara kapatmama gibi. Olumlu irtifak haklarında hak sahibi ayni zamanda eşyaya zilyet olacağından, zilyetliği koruyan hükümlerden istifade edebilir. Ayrıca ayni hak olmaları nedeniyle mülkiyeti koruyan tüm davalardan yararlanırlar.”
Mülkiyet Hakkı Nedir | Manzara Kapatmama İrtifakı Konunun Neresindedir
Mülkiyet hakkı, taşınmaz malikinin ya da gayrimenkul hak sahibine sahibi olduğu eşya üzerinde tasarruf, yararlanma ve kullanma yetkisi tanıyan en geniş haktır. Bu kapsamda malik, taşınır ya da taşınmaz malında dilediğince tasarrufta bulunabilir. Örneğin sahibi olduğu arazi üzerinde yeni bir bina inşası ya da binasına eklenti yapması bu anlamda mülkiyet hakkının tabi bir sonucudur. Peki, mülkiyet hakkında kısıtlama mümkün müdür? Elbette mülkiyet hakkının kullanımına da kamu hukuku, komşuluk hukuku ya da gerçekleştirilen sözleşmelerden kaynaklı olarak kısıtlamalar getirilebilir.
Komşuluk Hukuku Nedir | Manzara Hakkı ile İlgisi Nedir
Komşuluk hukuku kapsamında, taşınmaz sahibi diğer komşularını olumsuz olarak etkileyecek taşkınlıklardan kaçınmak zorundadır. Taşınmazın durumuna, sahip olduğu niteliklere, adet ve göreneklere göre komşular arasında hoş görülebilecek düzeyi aşan müdahalelerden ve rahatsızlık verici davranışlardan uzak durulmalıdır. Bu anlamda dürüstlük kuralı ve komşuluk hukuku çerçevesinde bir kişi mülkiyet hakkını kullanırken diğer kişilerin bu hakkın kullanımı nedeniyle mağdur olmalarının önlenmesi hedeflenmiştir.
Manzara hakkına müdahale edilen durumlarda ise taşınmazdan yararlanmayı kısıtlama, taşınmazdan beklenen yararın karşılanmasını engelleme gibi sonuçlar doğabilir. Bu kapsamda zarar gören kişinin uğranılan zararın giderilmesi ve eski hale getirmeyi talep hakları bulunur.
Manzara Hakkının İhlali Durumunda Bazı Başvuru Yolları
1 – Eski Hale Getirme Davası;
Manzara hakkı ihlal edilen bir kişi, eski hale getirme ve bu şekilde zararın giderilmesi istemi ile dava açma hakkı bulunur. Bu davalarda zararın meydana gelmesinde etkili olan müdahaleyi yapan kişinin kusurlu olup olmadığına bakılmaz. Türk Medeni Kanunu 730. Madde kapsamında dava açılması mümkündür.
2 – El Atmanın Önlenmesi Davası;
Türk Medeni Kanunu 683. Maddesi kapsamında açılacak davada da karşı tarafın kusurlu olup olmadığına bakılmaz.
3 – Haksız Fiil Sebepli Dava;
Manzarası kapatılan ve bu şekilde manzara hakkı ihlal edilen Borçlar Hukuku kapsamında haksız fiile dayanarak da dava açılabilir. Ancak bu davada karşı tarafın kusurlu olup olmadığı önem taşır. Yani ihlale neden olan kişi, zararın gerçekleşmemesi için gereken tüm özen ve dikkati gösterdiğini ispatlarsa sorumluluktan kurtulur.
4 – Maddi ve Manevi Tazminat Talepli Dava;
Manzara hakkı ihlal edilen kişi, bu nedenle uğramış olduğu zararı ya da mahrum kaldığı yararı tazminat davası yolu ile de talep edebilir.
Manzara Hakkı Konusunda Yargıtay Yaklaşımı
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi, manzara konusunda verdiği güncel bir kararında emsal teşkil edebilecek şekilde, yaptığı tadilat ile komşusunun deniz manzarasını kapatan taşınmaz açısından eski hale getirme kararı verilmesine hükmetmiştir.
Bu davaya konu olayda, Muğla ili Datça ilçesinde bulunan bir yazlık sahibi, komşusu olan evin bağımsız bölümüne yapılan tadilatlar nedeni ile manzarasının kapandığı gerekçesiyle, imar planına ve mimari projeye aykırı olan kısımların yıkılması ve maddi ve manevi tazminat istemi ile dava açmıştır. Bu dava konusunda Datça Asliye Hukuk Mahkemesi ise davacının maddi tazminat isteminin kabulüne, diğer tazminat istemlerinin ise reddine dair karar vermiştir.
Temyizen dosyayı inceleyen Yargıtay 14. Hukuk Dairesi ise; yaptığı değerlendirmede komşuluk hukukundan kaynaklı el atmanın önlenmesi davalarında, davalı kişinin kusurlu olması şartının aranmayacağını, davalının hiçbir kusuru bulunmasa dahi el atmanın önlenmesine, eski hale getirmeye ve tazminata hükmedilebileceğine vurgu yapmıştır.
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi verdiği bozma kararında özetle;
“Mahkeme tarafından yapılacak araştırmalar ile; somut olayın özelliği, komşu taşınmazların yerleri, nitelikleri, konumları, kullanım amaçları göz önünde tutularak normal bir insanın hoşgörü ve tahammül sınırlarını aşan bir el atmanın bulunup bulunmadığı tespit edilmelidir. Davacının subjektif ve aşırı duyarlılığı ile değil, objektif her normal insanın duyarlılığına göre el atmaya katlanıp katlanamayacağı araştırılmalı, sonuçta katlanılabilir, hoşgörü sınırlarını aşan bir zarar veya el atmanın varlığının tespit edildiği takdirde mülkiyet hakkının taşkın olarak kullanıldığı sonucuna varılmalıdır. Taşkın kullanma belirlendiği takdirde el atmanın tamamen ortadan kaldırılması veya tahammül sınırları içine çekilebilmesi için ne gibi önlemlerin alınması gerektiği bilirkişiler aracılığıyla tespit edilerek tarafların yarar ve çıkar dengeleri de gözetilmek suretiyle bunların en uygununa karar verilmelidir.”
Tespitlerine yer verilmiştir.