
Her yıl saatlerin ileri ve geri alınmasıyla birlikte tartışmalar yeniden alevleniyor: Yaz saati uygulaması gerçekten gerekli mi? Popüler bir alışkanlık haline gelen bu düzenleme, ilk bakışta gün ışığından daha fazla faydalanmayı ve enerji tasarrufunu vaat ediyor. Ancak son yıllarda yapılan araştırmalar, bu uygulamanın insan sağlığı ve ekonomiye olan etkilerinin sanılandan çok daha karmaşık olduğunu ortaya koyuyor.
Vücudumuz Değişimi Sevmiyor
İnsanlar doğaları gereği rutin sever. Vücut saatimiz (diğer adıyla sirkadiyen ritmimiz) güneş ışığına göre ayarlanmış karmaşık bir biyolojik düzendir. Yılda iki kez yapılan saat değişikliği, bu doğal düzeni bozarak pek çok fizyolojik ve psikolojik probleme yol açabiliyor. Uzmanlar, sadece bir saatlik değişimin bile kalp krizi, dikkat dağınıklığı, bağışıklık zayıflığı gibi sorunlara zemin hazırladığını belirtiyor.
İngiltere’de yapılan bir araştırmaya göre, saatlerin ileri alındığı Mart ayında kalp krizi vakalarında %25 oranında artış görülüyor. Aynı şekilde trafik kazaları, dikkat eksiklikleri ve iş verimliliğinde düşüş gibi etkiler de gözlemleniyor.
“Strese Değecek Bir Gerekçe Yok”
Cambridge Üniversitesi’nde biyolojik saat üzerine çalışan Dr. John O’Neill, saat değişikliğinin insanlarda kısa vadede uyku düzensizliğine ve buna bağlı sağlık sorunlarına yol açtığını belirtiyor. O’Neill’e göre:
“İnsanların biyolojik saatini ileri veya geri almanın getirdiği strese değecek kadar sağlam bir gerekçe ortada yok.”
Ekonomik Zararlar Göz Ardı Ediliyor
Yaz saati uygulaması, başlangıçta enerji tasarrufu sağlamak amacıyla hayata geçirilmişti. Fakat 2017’de yayınlanan kapsamlı bir meta-analiz çalışması, günümüzde bu uygulamanın sağladığı enerji tasarrufunun yalnızca %0,3 seviyelerinde kaldığını ortaya koydu.

İngiltere’de yapılan bir başka hesaplamaya göre, yaz saati uygulaması yüzünden yaşanan verimlilik kaybı, yılda yaklaşık 24,7 milyar avroluk ekonomik zarara neden oluyor. İşe geç kalma, motivasyon düşüklüğü, artan sağlık harcamaları gibi dolaylı etkiler bu zararın ana nedenleri arasında yer alıyor.
Neden Hâlâ Devam Ediyor?
Tüm bu olumsuzluklara rağmen, bugün hâlâ 70’e yakın ülke yaz saati uygulamasına devam ediyor. Bunun nedeni genellikle alışkanlıklar, bürokratik direnç ve enerji politikalarının güncellenmemiş olması. Ancak artık birçok ülke bu uygulamadan vazgeçmenin yollarını arıyor.
ABD Senatosu kalıcı standart saat sistemine geçiş için yasa tasarısı hazırladı. Avrupa Parlamentosu ise 2021 yılında yaz saati uygulamasının kaldırılmasını önerdi. Türkiye ise 2016’dan bu yana yaz saati uygulamasını tamamen sonlandırdı.
Yaz Saati Uygulaması Nasıl Ortaya Çıktı?
Yaz saati fikrinin kökeni 18. yüzyılda Amerikalı mucit Benjamin Franklin'e kadar uzanıyor. Ancak uygulamanın ilk ciddi savunucusu, İngiliz inşaatçı William Willett oldu. 1907’de yazdığı bir broşürle bu fikri kamuoyuna duyuran Willett, “gün ışığını israf etmenin” önüne geçilmesini savunuyordu.
Willett’in ölümünden kısa bir süre sonra, 1. Dünya Savaşı sırasında Almanya enerji tasarrufu amacıyla bu sistemi uygulamaya başladı. Diğer ülkeler de zamanla bu modeli benimsedi.
Sonuç: Küçük Bir Saat, Büyük Bir Etki
Görünen o ki yaz saati uygulaması, modern yaşamın gerekliliklerinden çok, eski dünyanın alışkanlıklarının bir kalıntısı olarak varlığını sürdürüyor. Bilimsel veriler, bu uygulamanın hem bireysel sağlık hem de ekonomik anlamda düşündüğümüzden daha büyük zararlara yol açtığını gösteriyor.
Artık şu soru daha fazla gündeme geliyor: Sadece bir saat için gerçekten bu kadar çok şeyi riske atmaya değer mi?